|
1999 YILINDA DEMİR ÇELİK SEKTÖRÜ
IRON AND STEEL INDUSTRY IN 1999
Bu rapor, 10-11 Aralık 1999 tarihlerinde TMMOB adına Makina Mühendisleri
Odası tarafından düzenlenen "Mühendisler ve Sanayileşme" konulu
TMMOB Sanayi Kongresi'99 - için Odamız tarafından hazırlanmıştır.
1) GENEL DEĞERLENDİRME
Sanayileşme, ekonomide yalnız üretim yapısının yenilenmesi değil toplum düzenini
oluşturan kurumsal yapıları ve toplumsal ilişkileri dönüştüren karmaşık
bir süreçtir. Bu anlamda, sanayileşme tek başına bir amaç olmanın ötesinde
toplumun tüm kesimlerini kucaklayan toplumsal refahın bir aracı olarak algılanmalıdır.
Günümüzde üretimin teknoloji tabanı ve ürün profili, başlıca şu jenerik teknolojilerin etkisiyle değişime uğramaktadır:
- Enformasyon teknolojisi,
- İleri malzeme teknolojileri ve
- Yeni biyoteknoloji-gen teknolojisi.
Sayılanlar içinde başta olanı enformasyon teknolojisidir. Bu teknolojinin
ekonomik faaliyet alanlarında ve toplumsal yaşamdaki etkileri, İngiliz Sanayi
Devrimi'nin ve bu devrimin teknoloji tabanını oluşturan buhar teknolojisinin
etkileriyle eş tutulmaktadır.
İngiltere kütle halinde demir çelik üretimini gerçekleştirdiği zaman,
kaybetmiş olduğu Amerikan sömürgesi için zamanın Başbakanı demiştir ki;
" Biz bir sömürge kaybettik, ama öyle bir sanayi kurduk ki, o sömürgeyi
kat kat telafi edecek durumdadır."
Uluslararası Çelik Enstitüsü'nün 21. Yıllık toplantısında şeref konuğu
şöyle diyordu: " ABD bir endüstri devi ise , bunu çelik sanayi merkezli
üretim gücüne borçludur."
I-Demir Çelik Sektörünün Büyüklükleri
A- Dünya Demir Çelik Üretimi : 752.000.000 Ton (1996)
B- Türkiye Demir Çelik Üretimi : 14.143.000 Ton (1998)
DÇ Sektörü Katma Değeri (1997): 983.000.000 $
C- Sektörde Toplam Çalışan Sayısı: yaklaşık 27.000
D- Dış Ticaret
Türk demir çelik sektörü, dış ticarette aleyhine olan açığı, ürettiği katma değer ile kapatmaya çalışmaktadır.
II -Uluslararası İş Bölümü
İş bölümünden ziyade, Avrupa Kömür Çelik Birliği ve Çok Taraflı Çelik
Anlaşması gibi kurumlarla üyeler arasındaki haksız, bazan da haklı,
rekabet önlenmektedir.
III -Üretim Dağılımı
1996 Yılı 752.000.000 tonluk üretimin; % 33'ü Uzakdoğu ülkeleri (Çin,
Japonya, G.Kore), % 19'u Batı Avrupa Ülkeleri, % 16'sı Kuzey Amerika Ülkeleri
(A.B.D., Kanada, Meksika) ve % 13'ü Doğu Avrupa ve eski Sovyetler Birliği ülkeleri
sağlamaktadırlar.
Ülke olarak ilk üç sırayı, 100 milyon tonluk üretimleri ile sırayla Çin,
Japonya, A.B.D. paylaşmaktadır.
Firma açısından 1. ve 2. sıraları NKK (Japonya 26 M Ton) ile Posco (G.Kore
24 M Ton) diğerlerinin çok önünde, oluşturmaktadırlar. Bu firmalardan
Posco bir devlet kuruluşu olup üretime 1970'den sonra geçmiştir.
IV -Hammaddeler
Dünya genelinde çelik sektörü ithal girdilere bağımlı bir sektördür.
Entegre tesislerde katma değer nispeten yüksek olduğundan, sektör tamamen
ithal girdilerle çalışabilmektedir. Hammaddeler genelde Avustralya, Brezilya,
Rusya ve A.B.D. tarafından karşılanmaktadır.
V -Özelleştirme ve KİT'ler
Eski Sovyet ve Doğu Avrupa ülkelerinde, işletme sermayesini temin amacıyla
özelleştirmeler hızla gerçekleştirilmiştir. Bazı Batı Avrupa Ülkelerinde
ise özelleştirme, yeniden örgütlenme ve kapasite azaltımı şeklindedir.
(1967'de devletleştirilen British Steel, 1988'de özelleştirilmiştir).
Özel sektörün kuvvetli olduğu Avrupa ülkelerinden Fransa, Finlandiya,
Avusturya çelik kapasitesinin hemen hemen tamamı, Belçika, İspanya, İtalya
(özelleştirmeden sonra) ve Hollanda'da % 25-50'si devlet kontrolündedir. F.
Almanya ve Japonya'da çelik sektörünün tamamen özel kesimde olması, bu ülkelerin
2. Dünya Savaşı sonunda imzalamak zorunda kaldıkları barış anlaşmalarının
dikte ettirilen şartlarındandır.
Türkiye'nin 1998 yılı üretiminin % 24'ü kamu kesimince yapılmıştır. Özelleştirme
sonucu bu oran sıfır olacaktır.
Özelleştirme ülkemizde demir ve çelik sektörünün gelişmesini olumsuz yönde
etkileyecektir.
Karabük Demir Çelik 1994'de özelleştirilmiş, İsdemir, Erdemir ve Asil Çelik
özelleştirme kapsamına alınmıştır. İlginç nokta ise Erdemir'in 1980 öncesinde
Asil Çeliğin ise 1980 sonrasında,"Kurtarma Operasyonu" adı altında
devletleştirilmeleridir.
VI -Kalite
Dünya: Demir Çelik sektörünün özelliğinden, maliyetleri fazla
artmadan, tonu 300 $'lık ürün üretildiği gibi 1000-1500 $'lık kaliteli ürünleri
de yapabilmek mümkündür.
Gelişmiş ülkelerde çelik sektörü entegre tesislere dayalı olup, katma değeri
yüksek (paslanmaz çelik vasıflı çelik, özel çelikler gibi) ürünlere yönelmiştir.
Gelişmekte olan ülkelerde çelik sektörü, yarı entegre tesislere dayalı
olup, hurda gibi parçalı girdilerden nispeten ucuz ürünler üretmektedir.
Türkiye: 1999 yılı üretiminin % 63'ü pahalı girdi (Tonu 125-150 $ olan
hurda) kullanan, yarı entegre tesislerde gerçekleştirilen ve satış fiyatı
250-275 $/Ton olan ucuz ürünlerden oluşmaktadır.
Dünyada krom cevheri üretimi sıralamasında ilk 7 ülke içinde sadece Türkiye
ve Arnavutluk'ta paslanmaz çelik tesisi yoktur (Küba'da ihracat yapabilen
150.000 ton kapasiteli bir paslanmaz çelik tesisi bulunmaktadır).
VII -Rekabet
Dünyada çelik kapasitesi 1 milyar ton ve üretim 750 milyon ton olduğundan atıl
kapasitenin doğurduğu bir rekabet mevcuttur.
Avrupa Birliği, rekabet problemini kapasiteyi azaltmak ve çok ayrıntılı
rekabet mevzuatı geliştirmekle çözmeye çalışmaktadır. Haksız rekabete
karşı çıkarıldığı öne sürülen mevzuat, haklı rekabeti de kontrol altında
tutmaktadır.
Ayrıca, gelişmiş ülkelerdeki firmalar özel ürünler ürettiklerinden
genelde tekel durumundadırlar. Gelişmekte olan ülkeler ise harcıalem ürün
ürettiklerinden rekabeti fiyat düşürme ve hükümet teşvikleri ile
gidermeye çalışmaktadırlar. Gelişmiş ülkeler ise teşvikli üretimleri
anti-damping tedbirleri ve Avrupa Çelik Birliği-Çok Taraflı Çelik Anlaşması'nın
mevzuatları ile önlemek amacındadırlar.
Bu durumda, Türkiye'nin gelişmiş ülkelere karşı rekabet savaşı olmadığından
ihracatımız gelişmekte olan ülkelere yönelmiştir.
2) SEKTÖRDEKİ GELİŞMELER
Dünyadaki gelişmeler üç ana gruba bölünebilir.
1. Her aşamada bilgisayarlı kontrol ve optimizasyon,
2. Yatırım ve işletme maliyetleri düşük olan "İnce
Slab" yönteminin yaygınlaşması (50 kadar tesis yatırımı mevcut),
3. Hurdanın alternatif sünger demir ve demir karbür yatırımları
Türkiye, yukarıda belirtilen gelişmelerin tamamen dışında kalmıştır.
Deneme ve geliştirme çalışmaları minyatür denilebilecek pilot tesis veya
ekipmanlarda yapılabildiği halde, firma ve üniversitelerimiz bu konuya
gerekli önemi vermemektedirler.
(Not: Demir karbür üretimini Nurcor firması 70 cm'lik bir kapta yapmıştır.
Bu deneyin neticelerine güvenerek ve başka bir sanayi pilot tesisi yapmadan,
Trinidad'ta 350.000 ton çıktı kapasiteli bir tesis kurmuştur).
3) SONUÇ
Demir çelik sektörü bir ülkenin ekonomik gelişmesini belirleyen
lokomotif sektörlerden biridir.
Türkiye, 21 yüzyılda dünyanın başlıca sanayi ülkelerinden biri olmaya
aday bir ülkedir.
Gelişmiş ülkelerde demir çelik sektörü entegre tesislere dayalı olup
katma değeri yüksek ; paslanmaz çelik, vasıflı çelik ve özel çeliklerin
üretimine yönelmiştir. Gelişmekte olan ülkelerde demir çelik sektörü yarı
entegre tesislere dayalı olup hurda gibi parçalı girdilerden nispeten ucuz ürünler
üretimine yönelmiştir.
TTK Zonguldak kömür havzası 1 milyar tonu aşkın bir kömür rezervine
sahiptir ( yıllık taş kömürü üretimi 2.500.000 ton'dur.). Bu zenginlik
hem demir çelik hem de elektrik sektörü için oldukça büyük bir önem taşımaktadır.
Zonguldak kömürü çağdaş bir teknolojiyle çıkarılmadıkça demir çelik
sektörümüzün sıkıntıları bitmeyecektir. Türkiye, kendi kömürünü üretmelidir.
Ülkemizde 40 milyon ton krom rezervi mevcuttur. Krom üretiminin büyük bir bölümü
hammadde, küçük bir kısmı ise ferro krom olarak ihraç edilmektedir. Dünya
krom cevheri üretimi sıralamasında ilk 7 ülke içinde sadece Türkiye ve
Arnavutluk'ta paslanmaz çelik tesisi yoktur. Küba'da bile ihracat yapabilen yılda
150.000 ton kapasiteli bir paslanmaz çelik tesisi bulunmaktadır.
Ülkemizde üretilen çeliğin yüzde 36'sı ( 1997) entegre kuruluşlarda üretilmektedir.
Türkiye'de demir çelik sektörü katma değerinin yaklaşık üçte ikisi
entegre kuruluşlar tarafından yaratılmaktadır.
Türk demir çelik sektörü dış ticarette aleyhine olan açığı ( 1997 yılında
1.100.000.000 ABD doları ) ürettiği katma değer ile kapatmaya çalışmaktadır.
Ülkemizin mevcut yassı ürün kurulu kapasitesi tüketimi karşılamaya
yetmemektedir.
Avrupa Birliği, Avrupa Kömür Çelik Birliği ve Çok Taraflı Çelik Anlaşması
gibi araçlarla üyeler arasındaki haksız bazen de haklı rekabeti önlemektedir.
Özel sektörün kuvvetli olduğu Fransa, Finlandiya ve Avusturya çelik
kapasitesinin hemen hemen tamamı devletin kontrolündedir.
Özelleştirme, ülkemizde demir ve çelik sektörünün gelişmesini olumsuz yönde
etkileyecektir.
Demir çelik sektöründe, tonu 300 dolarlık ürünler üretebildiği gibi, az
bir maliyet farkıyla tonu 1.000 - 1. 500 dolarlık kaliteli ürünler üretebilmek
de mümkündür.
Demir Çelik sektörümüz demir cevheri, hurda, taş kömürü, refrakter
konusunda dışa bağımlıdır. Türkiye demir cevheri, taş kömürü ve
refrakter ihtiyacını kendi kaynaklarından karşılayacak yatırımları
yaparak rekabet gücünü artırmalıdır.
Sanayi hareketi sadece sağlam basmakla değil, kendine güvenmek ve rakiplerine
nitelikçe meydan okuyabilmekle önem kazanabilecektir. Sanayi bir malzeme
hareketidir ve ulaşımda demiryolu ve denizyolu yokluğu sanayimizin rekabet gücünü
düşüren önemli bir eksikliktir.
Türkiye, sünger demir üretimini gerçekleştirmeli ve ürün kalitesini yükseltici,
maliyetleri düşürücü ve katma değeri yüksek ürünlerin üretimine yönelik
yatırım ve modernizasyonları akılcı bir şekilde yapmalıdır.
Türkiye Demir Çelik Enstitüsü kurularak sektörümüzün ihtiyacı olan yeni
teknolojilerin üretimi için AR-GE çalışmalarına bir an önce başlanılmalıdır.
[metal/border/alt.html]