Gündemin çok yoğun olduğu dönemlerdeyiz yine. Ama halkın ve emekçilerin sorunlarının gündem olmadığı, olamadığı gerçeği değişmiyor.
Savaş, bayram, üniversiteler, demokrasi paketi derken halkın ve emekçilerin yoksulluğu giderek artıyor. Özellikle sektörümüzde son günlerde yaşanan işten çıkarmalar; bir kez daha bu ülkede demokratik hakların sadece lafta var olduğunu gösterdi.
Yıllardır bir yandan sahte demokrasi paketleri hazırlanırken, öte yandan işkolu düzenlemeleri, yetki prosedürleri vb. yöntemlerle sendikal mücadele engellenirken, işveren artık sendikalaşma çabalarına da tahammül edemiyor. En doğal hakkı olan örgütlenme hakkını kullanmak isteyen çalışanlar işten çıkartılıyor.
Ayrıca son günlerde gündeme getirilen sözde "kıdem tazminatlarının güvence altına alınmasını" öngören hazırlıklarla da çalışanların kıdem tazminatı hakkı da gasp edilmek istenmekte. Yaklaşık 12 milyon çalışanı ilgilendiren kıdem tazminatı mevcut haliyle her yıl için bir maaş üzerinden hesaplanıp, işveren tarafından ödenirken; tasarıda öngörülen her yıl için 13 gün tepkiler sonucu 20 güne çıkartıldı ve işverenin ödeme sorumluluğu fona devredildi. Üstelik işverenin bugüne dek olan kazanılmış kıdem tazminatı hakkını nasıl ödeyeceğine ilişkin bir açıklık yok.
 Siyasal iktidar işverenlerle kolkola "kıdem tazminatı fonu oluşturup, çalışanın hakkını güvence altına alıyoruz" diyerek; hem kazanılmış hakları her yıl için 30 günden 20 güne indiriyor ki bu kıdem tazminatının üçte birinin gasp edilmesidir, hem de işverenin ödeme zorunluluğunu muğlak bırakıyor.
Ekonominin genelinde olduğu gibi sektörümüzde de bir çok firma çok uluslu şirketlerin uzantısı durumunda. Özellikle bu tür firmalarda sendikalaşmak isteyen işçilerin işten çıkartılması aslında "demokrasi" ile yönetilen batı dünyasının konu işçi hakları olunca ne denli acımasız ve yasa tanımaz olabildiğinin göstermektedir.
Kapitalist sistemin doğasından kaynaklanan ekonomik kriz, global kriz vb. biçimde adlandırılan krizlerde ilk yapılan iş işçi kıyımları olmaktadır. Patronlar kendi karlarından vazgeçmemekte, kendi hatalarının sonucunu yine işçi ve emekçilere yüklemektedirler.
Dışa bağımlı ekonomimizde yaşanan her türlü olumsuzluk emekçilere fatura edilmekte, yasalarda tanınan haklarını bile kullanmalarına izin verilmemektedir. Sektörümüzde yaşanan işçi kıyımını kınıyoruz.
Hiç bir gerekçe ile işçilerin yasal örgütlenme hakkını kullanmasına engel olunmamalı, patronların hatalarının faturası da işçilere çıkartılmamalıdır.
Ücretli çalışan tüm meslektaşlarımızın da birer emekçi oldukları gerçeğinden hareketle; işçi ve emekçilerin örgütlenme hakkı başta olmak üzere her türlü haklarının korunması ve geliştirilmesi gerekliliğini savunuyoruz.
TMMOB METALURJÄ° MÃœHENDÄ°SLERÄ° ODASI
YÖNETİM KURULU