TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, TBMM gündeminde olan İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı’na eklenen bir madde binlerce mühendisin iş güvencelerinin ortadan kaldırılmasına ilişkin 19 Haziran 2017 tarihinde bir basın açıklaması yaptı.
İŞ MAHKEMELERİ KANUN TASARISI İLE BİNLERCE KAMU PERSONELİNİN İŞ GÜVENCESİ KALDIRILIYOR, KOLAYCA İŞTEN ATILMALARININ YOLU AÇILIYOR
TBMM gündeminde olan İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı’na eklenen bir madde ile “399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 1 inci ve geçici 9 uncu maddelerine tabi teşebbüs ve bağlı ortaklıklarda toplu iş sözleşmesi kapsamı dışında çalışan personel ile bu teşebbüs ve bağlı ortaklıklar arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk yuşmazlıklarına ilişkin dava ve işler iş mahkemelerinde görülür.” şeklinde bir değişikliğe gidilmektedir.
Bu düzenleme ile Türkiye Petrolleri A.O. Genel Müdürlüğü, BOTAŞ, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü, TEMSAN ve bazı kamu iktisadi teşekkülleri ile T.C. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı portföyündeki bazı kuruluşlarda çalışan binlerce kapsam dışı personelinin kamu personeli olma statüsü değiştirilerek iş güvencesinin ortadan kaldırılması ve idarelerin bu çalışanları kolayca işten çıkarmalarına yönelik keyfi uygulamaların idari yargı kararları ile iptal edilmelerinin önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.
233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname eki kuruluşlar listesinde yer verilen TPAO sermayesinin tamamı devlete ait bir İktisadi Devlet Teşekkülüdür. BOTAŞ Kamu İktisadi Teşebbüsü (KİT) olarak yapılandırılmıştır. Türkiye Elektromekanik Sanayii AŞ-TEMSAN, aynı kararnameye tâbi olup bu kuruluşlar T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın ilgili kuruluşu statüsüyle faaliyetilerini sürdürmektedir. Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü ise Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın İlgili Kuruluşu olarak, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname Hükümleri kapsamında faaliyet göstermektedir. Bu kuruluşlar, sermayesinin tamamı devlete ait olan kuruluşlardır.
Bu kuruluşlarda, Toplu İş sözleşmesi kapsamında olmayan personelin statüsü kapsam dışı personel olarak tanımlanmış, bu personelin özlük hakları idarelerin tek taraflı yürürlüğe koyduğu yönetmelikler ile düzenlenmiştir.
TC. Anayasanın “Kamu Hizmeti Görevlileriyle İlgili Hükümler” başlığı altında yer alan 128’inci maddesinde “Devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür.” Hükmüne yer verilmiştir. Bu madde ile, İktisadi Devlet Teşekkülü ile Kamu İktisadi Kuruluşunun ortak adı olan Kamu iktisadi Teşebbüsleri bünyesinde görev yapan personelin kamu görevlisi vasfında olduğu açıkça ifade edilmiştir.
Kamu iktisadi Teşebbüslerinde çalışan bütün statüdeki personelde olduğu gibi, kapsam dışı olarak nitelenen personelin de, kamunun asli ve sürekli görevlerini yürüten kamu personeli olduğu, bu görevi gereği devlet memurları ile aynı vasıflara ve özlük haklarına sahip olması gerektiği yönünde Anayasa Mahkemesinin ve diğer mahkemelerin yargı kararları bulunmaktadır. Aynı kararlarda, kapsam dışı personel ile görev yaptıkları KİT’ler arasındaki ilişkilerin ve işlemlerin idari işlemler olduğu, bu sebeple kapsam dışı personelin özlük haklarına ilişkin ihtilafların idari yargıda çözülmesi gerektiği vurgulanmış bulunmaktadır.
Yine, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 22.1.1996 tarih ve 1996/1 sayılı kararında, yasal düzenleme yapılmış olmasa dahi idarelerin Yönetmelik hükümleri ile personelinin özlük haklarının düzenlenmesinin idari bir işlem olduğu kabul edilmiş ve Kamu İktisadi Teşebbüslerinde, “kapsam dışı statüde çalışan” personelin kurumları ile olan ilişkilerinden doğan anlaşmazlığın çözüm yerinin, idari yargı olduğuna oybirliği ile karar verilmiştir. Uyuşmazlık Mahkemesinin bu kararı ile kapsam dışı personelin özlük haklarına ilişkin ihtilafların çözüm yeri İdare Mahkemeleri ve Danıştay dava daireleri haline gelmiştir. Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 03.02.2009 tarih ve 2009/39 sayılı kararında da benzer görüş tekrar edilmiş, söz konusu davaların idari yargıda ele alınmasına devam edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nce de KİT idaresi ile personeli arasındaki ilişkinin kamu hukuku ilişkisi olduğu ve ihtilafların çözüm yerinin idari yargı olması gerektiği görüşü savunulmuştur.
Yukarıda yer verilen mahkeme kararlarına istinaden, kapsam dışı personelin özlük haklarına ilişkin ihtilafların idari yargıda çözülmesi gerektiği çok açık olup, bu husus Anayasa’da belirtilen kamu görevlisi olma durumunun da bir neticesidir.
Meclise sevk edilen yasa taslağında bu durumun aksine ihtilafların İş Mahkemelerinde çözülmesi öngörülmektedir. Bu durum Anayasa ve yüksek yargı organları kararlarına aykırılık oluşturduğu çok açıktır.
Hazırlanan kanun maddesi ile, ilgili kamu personelinin müktesep hakları ve iş güvenceleri de hukuka aykırı biçimde yok edilmek istenmektedir.
Bu yasal düzenlemeyi yapmaktaki amaç;
TPAO, BOTAŞ, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü, TEMSAN ve bazı kamu iktisadi teşekküllerinde çalışan 3500 civarındaki üst yönetici hariç, mühendisler ve kamu çalışanlarından oluşan kapsam dışı personelin kamu görevlisi olmaktan kaynaklı iş güvencesinin ortadan kaldırılarak, idarelerin işten çıkarmalar başta olmak üzere keyfi uygulamalarının idari yargı kararları ile iptal edilmelerinin önüne geçilme niyetidir.
Yürürlükteki mevzuat uyarınca, personelin işten çıkarılması halinde idari yargıya gidilmekte; idarenin tesis ettiği bu idari işlem hukuka uygun bulunmayarak, bu keyfi idari işlem haklı olarak iptal edilmektedir.
Tasarının yasalaşması halinde ise; bu kuruluşlarda çalışan kıdemli kapsam dışı personelin işten çıkarılmaları durumunda, kamu görevlisi olma statüsü ortadan kaldırılarak konu bireysel işçi işveren ilişkisi olarak görülüp özel hukuk hükümlerine tabi tutulacak ve idari mahkemeler yerine iş mahkemesine dava açılacaktır. İş Kanunu hükümlerine göre, Mahkeme işe iade kararı verse bile idare söz konusu personeli tekrar işe almayacak, yerine tazminat ödeme yolunu seçecektir.
Hukuki altyapısı eksik ve Anayasaya aykırı biçimde hazırlanan bu kanun tasarısıyla 3500'ü aşan kamu personelinin özlük haklarının bir oldu-bittiyle gasp edilmesi hedeflenmektedir.
İlgili taslak kanun maddesi ile emekliliğine daha yıllar olan binlerce personelin en kısa zamanda re'sen emekli edilmesi söz konusu olacaktır. Bu doğrultuda kurumlarda hazırlıkların yapıldığı ve çalışanlar arasında büyük rahatsızlık ve huzursuzluğun baş gösterdiği de bilinmektedir.
Diğer taraftan, bu yasal düzenlemeden etkilenecek olan TPAO ve BOTAŞ’ın, ticari bir şirket niteliğinde olup kendisine devredilen kurum ve kuruluşları satma ve devretme yetkisine sahip olan ve hisselerinin tamamı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı`na ait olan Türkiye Varlık Fonu A.Ş. ne devredilmiş olması da, bu düzenlemeyi bu kurumların özelleştirilmesine alt yapı hazırlığı niteliğinde olması kuşkusunu da arttırmaktadır.
Belirli bir yaş üzerindeki önemli bilgi birikimine sahip personelin zorla emekli edilmeleriyle Kurumsal hafıza yok edilecek, bilgi ve tecrübenin kaybından yine en çok önemli kamusal hizmetleri yerine getiren kurumlarımız ve ülke zarar görecektir.
Anayasa’ya ve yargı kararlarına açık aykırılık oluşturan, binlerce kapsam dışı kamu görevlisinin hukuki statüsünü değiştirip özlük haklarının ve iş güvencelerinin yok edilmesine yol açacak olan, zorla emeklilik ile tecrübeli çalışanlarını kaybedecek olan TPAO, BOTAŞ, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü ve TEMSAN ve bazı kamu iktisadi teşekküllerinin vermiş olduğu kamu hizmetlerinin nitelikli yerine getirilmesinde zafiyete de neden olacak bu hukuksuz düzenlemeden derhal vazgeçilmelidir.
TMMOB olarak, konunun TBMM de dahil olmak üzere tüm zeminlerde takipçisi olacağımızı ve bu maddenin yasalaşmaması için gereken çalışmayı yürüteceğimizi ifade ediyoruz.
Saygılarımızla…
Emin KORAMAZ
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı