Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik, politik ve toplumsal belirsizlikler ne yazık ki umutlu olmasa bile istikrarlı bir gelecek vaad etmiyor.
Biliyoruz ki Mahkemelerin emir kulu olduğu, kadınların öldürüldüğü, çocukların taciz ve tecavüze uğradığı, doğanın katledildiği, aç insanların kendini yaktığı bir ülkede; azgın fırtınaların ortasında karanlığa gömülmek istenen, dümeni kopmuş bir gemi gibi sallanan bir ülkede geleceğe umut taşıyabilmek için daha çok çalışmamız gerekiyor.
Biz ne zaman "yurtta barış, dünyada barış" şiarından vazgeçtik.
Gencecik çocukların başka topraklarda ne işi var. Ne zamandan beri kendi sınırlarını korumak için başka topraklara asker göndermek gerekiyor?
Ekonomideki dar boğaz ise temel sanayi dallarından biri olan meslek alanımızda derinden hissediliyor. Yeni yatırımlar yapılmaz, yeni istihdam alanları açılmazken; var olan temel endüstriyel kuruluşlar yabancılara yok pahasına satılıyor.
Başta Kaz Dağları olmak üzere süre gelen doğa katliamını da eklediğimizde ortaya çıkan kara tabloda; GEZİ davası beraat kararı karanlıkta parıldayan bir deniz feneri oldu adeta.
Ama biz yıllardır hukuğun ayaklar altına alındığını, toplum vicdanında adalet duygusunun zedelendiğini biliyoruz.
Elbette geç de olsa olması gereken yapılmıştır.
Mevcut sistemin gücü GEZİ'nin aydınlığını karartmaya yetmemiştir.
Bu ülkenin gencecik çocuklarının 2013 baharında başlattığı o uzun GEZİ yolculuğu;
Ali İsmail'lerin dövülerek öldürülmediği, Berkin'lerin evine ekmek götürebildiği günlere dek,
Ülkeye özgürlük, barış ve demokrasi gelene dek devam edecektir.
TMMOB
METALURJÄ° VE MALZEME MÃœHENDÄ°SLERÄ° ODASI