Yeni yıl ile birlikte adım adım gelen, ne var ki her zaman ki vurdumduymazlığımızla "iş işten geçmeden" müdahale edip önlem almadığımız bir salgın ile karşı karşıyayız.
Tüm dünyada pandemi ilan edildikten sonra bile gerekli radikal önlemleri almamış olmanın bizi bugün getirdiği nokta salgından en çok etkilenen bir kaç ülkeden biri olmak.
İletişim teknolojisinin bu denli geliştiği günümüzde artık "mızrak çuvala sığmıyor", gerçekleri gizlemek mümkün olmuyor.
Birlik, beraberliğe, dayanışma ve yardımlaşmaya bu kadar ihtiyacımız olduğu bugünlerde tam da bu sözcükleri kullanarak; yüreği insan ve ülke sevgisiyle dolu, fedakarca çalışan insanların haklı taleplerini susturmaya, halktan gerçekleri saklamaya kalkışmak asla kabul edilemez.
Siyasi iktidar "birlik beraberlik" kalkanı arkasına saklanarak muhalefeti de susturmuş, ülkemize ve halka karşı sorumluluklarını yerine getirmek bir yana "salgın var bağış yapın" diyerek bizden para istemektedir. Ve o kadar fütursuzca davranmaktalar ki "bağışları kim alacak" tartışması yapıyorlar.
Daha kısa bir süre önce eyyyy.. diye diskur çekmeye kalktığı, "bizi kıskanıyorlar" dediği ülkeler vatandaşlarına; "evinizde oturun, sağlığınızı düşünün. Tüm temel ihtiyaçlarınızı devlet karşılayacak, kimse işten çıkartılmayacak, herkes maaşını alacak" diyerek yedek akçelerini kullanırken, bizde muhalefet bile yedek akçenin hesabını soramamaktadır.
Yıllardır dışa bağımlı ekonomi politikaya neden karşı çıktığımız bu salgın günlerinde bir kez daha açıkça ortaya çıkmaktadır. Özellikle meslek alanımızdaki kurumlar yurtdışına olan taahhütlerini yerine getirmek için üretime devam etmek zorunda kalıyorlar. Kendileri tatil ilan eden ülkeler bizi çalışmaya devam etmeye zorluyorlar. Bu da en yetkili ağızdan; "üretim ve ihracatın devamlılığı en önemli önceliğimizdir" denerek adeta itiraf ediliyor.
Maalesef meslek alanımızdaki kuruluşlarda da salgına yakalanan emekçilerin olduğu ve iş bırakma eyleminin başladığı haberleri gelmiştir. Metalurji sektöründe üretim kapasitesi %50 düşmüş, yüksek fırınlar uykuya yatırılmıştır. Salgın sürecinde zorunlu alanlarda sağlıklı çalışma koşulları da yaratılamamaktadır.
Salgın ülkede bir kırım haline dönüşmeden; bu savaşta en ön cephede olan sağlıkçılarımızı ve çalışmak zorunda olan emekçilerimizi daha fazla riske atmadan;
TMMOB’nin DİSK, KESK, TTB ile birlikte 31.03.2020 günü açmış oldukları imza kampanyasında belirtilen taleplerinin yerine getirilmeli,
Siyasi iktidar acilen yedek akçeyi ne yaptığının hesabını vermelidir.
Bağış istemek yerine; Meclis dahil tüm devlet kademelerinin harcamaları halkın izleyebileceği bir şeffaflığa getirilmelidir, ve kendilerinden fedakarlık istenmeliidir.
Milletvekilleri dahil tüm siyasi sorumlular salgın bitene dek tüm gelirlerinden vazgeçmeli, salgın için yapılan harcamalar halkın denetimine açılmalıdır.
İşsizlik fonu ve benzeri fonlardaki para sadece halkın ve sağlık çalışanlarının temel ihtiyaçlarının karşılanması için kullanılmalıdır.
Salgın bahane edilerek en temel hak ve özgürlükler kısıtlanmamalı, seçilmişler yerine kayyım atama gibi anti demokratik uygulamalardan vazgeçilmelidir.
Salgın ile mücadelede bu ülkenin en yetkili sağlık kuruluşu olan Türk Tabipler Birliği ile koordinasyon halinde çalışılmalıdır.
Bu çetin savaşta yaşamı güzelleştirmek için, hastaları yaşatmak için yaşamını feda eden kahramanlara;
Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu
Prof. Dr. Fevzi Aksoy
Prof. Dr. Sedat TellaloÄŸlu
Prof. Dr. Feriha Öz           ve
kaybettiğimiz tüm canlara saygı ve minnetle....
TMMOB
METALURJÄ° VE MALZEME MÃœHENDÄ°SLERÄ° ODASI