Corona pandemisi nedeniyle tüm dünyanın olağanüstü günler yaşadığı açık. Ne var ki yaşam devam ediyor. Ve kapitalizmin o meşhur "krizi fırsata çevirmek" sloganı bu günlerde de geçerli. Egemenler "cambaza bak" yerine "aman salgın var" diyerek olağan koşullarda çok da kolay yapamayacakları bir çok anti demokratik uygulamayı yaşama geçiriyorlar.
Kayyım atamaları, ilansız ihaleler, Türk Hava Kurumunun tasfiyesi, Salda Gölü yağması.... Ne yazık ki listeyi uzatmak mümkün. Son günlerde bu listeyi iş yaşamına ilişkin düzenleme, sokağa çıkma yasağı fiyaskosu ve af yasası izledi.
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nda yapılan değişiklikler ile Toplu İş sözleşmesi yapılması ve grev yasaklanmakta. Sözde lokavt ta yasaklanmakta ama ardından -hem de üç ay işçi çıkartmak yasak denilerek- işverene çalışanları ücretsiz izne çıkartma hakkı veriliyor. Ücretsiz izne ayrılan emekçiye işsizlik fonunda günlük 39,20 TL ödenecek.Yani ayda asgari ücretin yarısında az. Sadece 1.177,00 TL.Böylece işverenlerin gönlünce hareket etmesi sağlanırken emekçiler yaklaşık asgari ücretin yarısına mahkum edilmektedir.
Pandemi; Meslek hastalığı ya da İş kazası değildir. Çalışmak zorunda olan işyerlerinde her türlü önlemi alsanız dahi çalışanların salgına yakalanma olasılığı maalesef vardır. Salgını emekçiler aleyhine alınan kararlarla önleyemezsiniz. Dünya genelindeki salgına karşı ülke çapında genel önlemler almak ve maliyetini devlet olarak karşılamak zorundasınız.
Öte yandan resmi adı 7472 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı hakkında kanun. Yani infaz uygulamasına ilişkin düzenleme. Böylece salt çoğunlukla fiilen bir af yasası çıkarıldı. Oysa resmen af yasası çıkarmak için 3/5 nitelikli çoğunluk oyu gerekiyor.
İktidara gelene dek "Devlet ancak kendine karşı işlenen suçları affedebilir" diyenler her zamanki gibi hukukun arkasından dolanarak cumhuriyet tarihinin 53. af yasasını çıkardılar. Ve ne kadar hırsız, dolandırıcı, mafya, sapık, varsa salıverdiler. İnsan yaşamını hiçe sayarak pandemi sürecini bile siyasi rant için kullanma çabası içinde olanları, infaz yasası adı altında gazetecileri, sadece düşündüğünü yazanları, aydınları, demokratları içerde tutmanın kılıfını hazırlayanları, tecavüzcüleri koruma altına almaya çalışanları ibretle izliyoruz.
10 Nisan cuma akşamı ise Bilim Kurulu üyelerinin dahi isyan ettiği, "Sokağa çıkma yasağı kararı uygulaması ile Coronaya altın vuruş " yaptırma beceriksizliğini, istifa takip etti.Bizzat beyanlarla sokağa çıkma yasağı uygulamasının yanlışlığını kabul edip istifa edilmesine rağmen istifa reddedildi. Yapılan vahim hata yine bize, bu ülkenin güzel insanlarına fatura edildi.
Artık herkes biliyor ki bizzat kurduğunuz Bilim Kurulu dahil tüm yetkililer, süreli bir karantina ve sokağa çıkma yasağı zorunluluğunu dile getirirken, en yetkili şahıs kendisi gibi düşünmeyenleri de "virüs"e benzeterek korkutmaya çalışmakta.
Bu halka ait olan ve de bugünlerde kullanılması gereken yedek akçenin hesabını vermeyenlere Pandemi sürecinin başından beri defalarca söylediğimiz; "Pandemiden en az can kaybı ile çıkmak için Türk Tabipler Birliği (TTB)'ni dinleyin" talebimizi bir kez daha yineliyoruz. Ve TTB'nin yayımladığı 21 maddeye Sağlık Bakanlığının yanıt vermesini ve uymasını ve süreli karantina ve sokağa çıkma yasağı ilan edilmesini bekliyoruz.
Görünen o ki; Biz Corona'yı beceriksiz yöneticilere, sokaklara salıverdikleri çetelere, gaspçılara rağmen yeneceğiz.
Çünkü biz halkımızı ve ülkemizi seviyoruz.
TMMOB
METALURJÄ° VE MALZEME MÃœHENDÄ°SLERÄ° ODASI