‘‘Sesimi duyan var mı?’’ bu cümle kulaklarımızda yankılanalı yaklaşık 23 yıl 6 ay geçti ve 6 Şubat 2023 günü ülkemizin yaşadığı en büyük deprem felaketlerinden bir tanesini daha Kahramanmaraş ve çevresindeki illerde tüm yıkıcılığı ile yaşadık. Geçen 23 yılda duyması gerekenlerin bu yardım çığlığını duymazdan geldiklerine ve hiçbir tedbiri almadıklarına en acı şekilde tekrar şahit olduk. Ancak, ‘’Sesimi duyan var mı?’’ diye yükselen çığlığa, ‘‘Evet, duyan var ve biz yanındayız!’’ diye cevap verenler, yine bu ülkenin vicdanlı vatandaşları, emekçileri ve en önemlisi öğrencileri oldu.
Ülke olarak eşine az rastlanır bir seferberlik hali ile toplumun tüm örgütlü kesimleri depremin açtığı yaraları sarabilmek, bölge halkına yardım edebilmek için elinden gelen tüm imkanları kullanıyor.
Bu ülkedeki 660 bini aşkın mühendis, mimar ve şehir plancısının mesleki demokratik kitle örgütü olan üst birliğimiz TMMOB de depremin ilk anından itibaren tüm imkanlarını seferber etti. Birlik olarak bir yandan odalarımız aracılığıyla kendi alanında uzman meslektaşlarımızı bölgedeki sorunların çözümü için yönlendirirken, diğer yandan da İl Koordinasyon Kurullarımız aracılığıyla çok geniş çaplı bir yardım organizasyonu düzenliyoruz.
Bu yardımları büyütmeye, meslektaşlarımızın mesleki bilgi ve birikimini bölge halkının sorunlarının çözümü için yönlendirmeye devam edeceğiz. Biliyoruz ki bu uzun soluklu bir yeniden inşa süreci olacaktır.
Üniversite öğrencilerinin de daha depremin ilk saatlerinden beri bir araya gelmelerini, üniversitelerini harekete geçirmelerini ve yardım kampanyalarını organize etmelerini gurur duyarak izledik ve onlara destek olduk.
11 Şubat 2023 tarihli YÖK açıklamasında, üniversitelerin içinde bulunduğumuz akademik yılı uzaktan öğretim ile tamamlayacakları duyurulmuştur. Konuya ilişkin çeşitli haberlerde, üniversite yurtlarının deprem mağduru vatandaşlarımızın barınmasına tahsis edileceği bildirilmektedir. Deprem mağduru vatandaşlarımızın barınma ihtiyaçlarının giderilmesinin en ivedi ihtiyaç olduğu açıktır. Ancak, pandemi sürecinde ülkemiz öğretim üyelerinin tüm iyi niyetli çabalarına rağmen verimsiz olduğu görülmüş bu öğretim modelinin, tekrar uygulanacak olması kabul edilemez. Öğrencilerin bir arada olması, yaşanan travmanın atlatılmasında onlara en büyük rehabilitasyon olacaktır.
Ayrıca, deprem felaketinin yaşandığı bölgenin bir bölümünü kapsayan ve geri kalan bölümüne de komşu olan Akdeniz Bölgesinin ve diğer bölgelerin otel kapasiteleri, neredeyse tüm deprem mağdurlarını yeni konutlarının inşasına kadar konuk edebilecek yeterliliktedir. Bu konaklama için oluşabilecek herhangi bir maliyet, 2000 – 2022 yılları arasında toplanan güncel enflasyona uyarlanmış hali ile 432 milyar TL’lik deprem vergisinden kolaylıkla ödenebilir! 2023 yaz aylarındaki turizm gelirinden olmamak için, ilk akla gelen çözümün ‘‘üniversiteleri uzaktan öğretime geçirmek’’ olması kabul edilemez.
Unutulmamalıdır ki üniversitelerde öğrenim görmekte olan öğrencilerimizin büyük bir bölümü, pandemi nedeni ile üniversite öğrenimlerinin önemli bir kısmını uzaktan öğretim modeli ile geçirmiştir. Öğrencilerimizin yüz yüze öğretim ile edinebilecekleri bilgi birikimi ve bilimsel alt yapıya daha fazla zarar vermek, ülkemizin geleceğini de karartmak olacaktır.
19.yüzyılda olgunlaşan modern üniversitenin temel elemanları; akademik araştırmanın üniversitenin temel faaliyetleri arasında görülmesi (bilginin üretilmesi), basit bir düzeyde bilgi aktarımından ziyade, düşünce ve tutumun formasyonu, değer aktarımını, yeteneklerin geliştirilmesini hedefleyerek, klasik yaklaşımları da modernize ederek, araştırma faaliyetleri sonucu üretilen bilginin üniversite öğrencilerine aktarılması (bilginin yayılması), üniversitede üretilen bilginin, ekonomik dünyanın da içinde olduğu topluma sunulması (bilginin topluma sunulması) olarak tanımlanmaktadır [Ö. L. Antalyalı, SDÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2007/2, sayı: 6].
Kahramanmaraş depremi neticesinde, tarihin en ağır hasarlarından birine neden olan iradenin, çaresiz durumdaki vatandaşları için ürettiği ilk çözümlerden biri üniversite yurtlarında barınmadır. Bu amaçla tüm üniversitelerin uzaktan öğretime geçirilmesi ise aslında, bilginin üretilmesini, yayılmasını ve topluma sunulmasını engellemektir.
Uzaktan öğretime geçilmesi aynı zamanda; öğrencilerin sosyalleşmesini ve acılarını hafifletmek üzere bir araya gelmelerini engellemektir. Felaketin büyüklüğü düşünüldüğünde barınma sorununun 8-9 ay gibi kısa vadede çözülemeyeceği açıktır. Bu uygulama üniversite yurtlarına fiilen el koyma anlamına gelmektedir.
YÖK tarafından alınan karara istinaden, öğrencilerin bu soğuk kış günlerinde Kredi Yurtlar Kurumu yurtlarından çıkarılmaya başlanıldığı bilgisi medyada haberleştirilmektedir. Bu uygulama ivedilikle durdurulmalıdır.
YÖK ile politika yapıcıları bir an önce bu yanlış karardan geri dönmeye davet ediyoruz. Üniversite öğrencilerinin psikolojik durumlarını ilgilendiren bu tip tüm kararlar, bilim ve tekniğin ışığında psikolojik destek uzmanlarının görüşleri göz önünde bulundurularak alınmalıdır.
TMMOB Metalurji ve Malzeme Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu